Konservatuvar Etkinlik Salonu’nda gerçekleşen sempozyum iki oturum halinde yapıldı. Sempozyuma DTMK Müdürü Prof. Dr. Özge Gülbey Usta’nın yanı sıra Konservatuvar üst yönetimi ile çeşitli ülkelerden yaylı çalgı alanında uzman kişiler katıldı.

Sempzoyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren DTMK Müdürü Prof. Dr. Özge Gülbey Usta, “Bu tarz sempozyumlarda süreklilik hedefliyoruz. Teması itibarıyla dünyada ilk olarak geçekleşecek Türk Dünyası Halk Çalgıları serisinin, ‘Yaylı Halk Çalgıları’ konulu sempozyumuna şahitlik edeceğiz. Her yıl farklı enstrümanlar belirleyip, sempozyumumuzun sürekliliğini sağlamak, böylelikle Türk Halk Müziğinin her enstrümanının geniş kitlelerce öğrenilmesine ve yaygınlaşmasına katkıda bulunmak istiyoruz” dedi.

Sempozyumun ilk oturumunda “Türkiye Dışında Türkler Tarafından İcra Edilen Yaylı Halk Çalgıları” konuşuldu. EÜ DTMK Türk Halk Müziği Anasanat Dalı Başkanı Doç. Dr. Özgür Çelik’in başkanlığını yaptığı oturuma Özbekistan’dan Öğr. Gör. Nilufar Botırova, Öğr. Gör. Rasulov O’ktam O’lmasovich, Prof. Zokirov Azizjon Rayimjonavich, Azerbaycan’dan Prof. Dr. Abbasgulu Necefzade, Öğr. Gör. Mahire Guliyeva, EÜ DTMK Öğr. Gör. Dr. Atakan Deligöz konuşmacı olarak, Tuva Özerk Cumhuriyeti’nden Öğr. Gör. Igor Koshkhendey, Türkmenistan’dan Prof. Dr. Jamilya Gubanova, Kazakistan’dan Öğr. Gör. Lylilya Tazhibayeva, İran Güney Azerbaycan’dan Mohammadreza Erfani ise video yoluyla katıldı.

“Alanında ilk sempozyum”

Oturum Başkanı Doç. Dr. Özgür Çelik, “Sempozyumumuzda; ortak kültürel mirasımız olan Türk Dünyası yaylı halk çalgılarından; İgil, Kılkopuz, Güce, Sato, Bızançı, Kamança, Kastamonu Kemanesi, Iklık, Hegit, Bas Kemane, Karadeniz Kemençesi ve Kabak Kemane çalgılarını tanıyacağız. Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı olarak ‘12 Yay Tek Kültür’ düşüncesiyle, Türk yaylı halk çalgılarını tema alarak belirlediğimiz, uluslararası bu sempozyumun Türkiye’de bu alanda düzenlenen ilk sempozyum olmasının haklı gururunu  yaşadığımızı belirtmek isterim” dedi.

Sempozyuma günümüzde Rusya Federasyonu içerisinde yer alan Tuva Cumhuriyeti’nden video yoluyla katılan Öğr. Gör. Igor Koshkendey, Tuva Cumhuriyeti Halk Çalgısı olan “İgil” hakkında bilgiler verdi ve yöresel bir icrada bulundu.

Tar ve Sator hakkında bilgi veren Öğr. Gör. Öğr. Gör. Nilufar Botırova “Sator enstrümanı yaylı enstrümanlar grubuna dahildir. Bu enstrüman, tambura yakın olan enstrümandır. Tambur; Özbekistan, Tacikistan, Uygur, İran gibi devletlerde kullanılır. Sator üç telli bir enstrümandır. Kemençe ve diğer yaylı enstrümanlar gibi kullanılır. Sistemsel bir benzerlik vardır” dedi. Öğr. Gör. Botırova’nın ardından Öğr. Gör. Rasulov O’ktam O’lmasovich ve Prof. Zokirov Azizjon Rayimjonavich Özbekistan’a has ezgilerle icrada bulundular.

“Ortak Türk Mirası”

Sempozyuma video yolu ile katılan Prof. Dr. Jamilya Gubanova, Türkmen Müziği’nde Ghjak enstrümanı hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Gubanona, “Türkmen Müziği, ortak Türk mirasının önemli dallarından ve kültürel değerlerinden biridir. Ghjak, perdesiz bir çalgıdır. Sap ve gövde kısmı birbirine sabittir. Ghjak tellerini hazırlamak için ince bakır teli kullanılmaktadır. Ses genişliği iki oktavdır” dedi.

Karşıyaka Belediyesi’nden Kütüphane Haftası’na özel söyleşi Karşıyaka Belediyesi’nden Kütüphane Haftası’na özel söyleşi

Azerbaycan halk çalgılarından Kamança’yı anlatan Prof. Dr. Abbasgulu Necefzade, “Yaylı Rubab ile Kamança arasında benzer ver farklı özellikler vardır. Rebab’ın telleri, şu an metalden hazırlanmasının yanı sıra, geçmişte at kuyruğundan da hazırlanmıştır. Rebab’ın Avrupa’da tanınmasının ardından viyolonsel gibi sazlar görünür hale gelmiştir” dedi. Prof. Dr. Necefzade konuşmasının ardından Öğr. Gör.  Guliyeva ile birlikte eser icra etti.

Sempozyuma video yoluyla katılan Öğr. Gör. Lylilya Tazhibayeva, Kazakistan’a has çalgılardan söz etti. Tazhibayeva “Kılkobız, 9. yüzyılda icat edildiğine inanılan bir yaylı çalgıdır. Dört tellidir. 65 santimetredir. Daha çok çam, kabak, kuş ağacı, akçaağaç ve ceviz ağaçlarından yapılmaktadır” dedi.

Kamança icrasında bulunan Mohammedreza Erfani’nin ardından Öğr. Gör. Dr. Atakan Deligöz, Tuva Özerk Cumhuriyetine has olan Bızaançı çalgısı ile ilgili bilgiler verdi. Öğr. Gör. Dr. Deligöz “ Bızaançı, iki telli, telleri at kılından yapılan bir enstrümandır. Çalgının alt kısmında ses kutusu vardır. Ancak ses kutusu dönem dönem değişebilmektedir. Ses kutusunun üstü çoğunlukla yabani keçi derisi kaplıdır” dedi.

 Türkiye’de İcra Edilen Yaylı Halk Çalgıları

EÜ DTMK Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Ali Maruf Alaskan’ın başkanlığını yaptığı ikinci oturumda “Türkiye’de İcra Edilen Yaylı Halk Çalgıları” konuşuldu. Oturuma EÜ DTMK Öğr. Üyesi Doç. Dr. Beril Çakmakoğlu, EÜ DTMK Dr. Öğr. Üyesi İdris Ersan Küçük, Hegit Sanatçısı Bayram Salman ve Doç. Dr. Özgür Çelik konuşmacı olarak, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Iklık Sanatçısı Uğur Önür, TRT Ankara Radyosu Kabak Kemane Sanatçısı Öğr. Gör. Arslan Akyol ise video yoluyla katıldı.

Oturum Başkanı  Doç. Dr. Maruf Alaskan “Bu bölümde Anadolu’da hali hazırda kullanılan yaylı çalgılar üzerine bir değerlendirme yapacağız” dedi.

Kastamonu Kemanesi ile ilgili bilgiler veren Doç. Dr. Beril Çakmakoğlu “Kastamonu Kemanesi düğünlerde, festival, dernek etkinlikleri, asker eğlenceleri gibi mecralarda çalınmaktır. Kemençenin bulunduğu gruplar arasında yer alan ve iki köçek, iki davul ve bir kemanenin oluşturduğu gruba mehtar denilmektedir. Mehtar yörede çok sık rastlanılan bir gruptur. Kemane; köknar, erik ve dut ağacından yapılmaktadır. Tellerin tırnaklarla temasıyla icra edilmektedir” dedi.

 Sempozyuma video yoluyla katılan TRT Sanatçısı Uğur Önür, Iklık enstrümanı hakkında bilgi verdi. Önür “Iklık’ın üzerine deve, kuş ve yörük yaşamında önemli olan hayvanlardan oyma yöntemiyle işleme yapılıyor. İki tane kulağı vardır. Sap bölümünde özellikle bir karış olacak şekilde bir sap bölümü vardır. Iklık’ı kabak kemaneden ayıran bir kanat bölümü vardır” dedi.

“Dal olup bölüşelim, saz olup söyleşelim”

Dr. Öğr. Üyesi İdris Ersan  Küçük, kemençe hakkındaki efsanelere değindi. Küçük, “Kemençe’nin doğuşu ile ilgili pek çok efsane vardır. Rize’de bir çift vardır ve bu çift birbirine kavuşamaz, peşlerine düşenlerden kaçarlar. Kaçarken ‘Dal olup bölüşelim, saz olup söyleşelim’ derler ve biri limon ağacına diğeri de selvi ağacına dönüşür. Daha sonra limon ağacından kemençe ve selvi ağacından da yay yapılır. Böylelikle ikisi de sonsuza kadar beraber söz olmuş olurlar” dedi.

Bas Kemane hakkında katılımcılara bilgiler veren Öğr. Gör. Arslan Akyol “Bas Kemane, çalma biçiminden kemane ailesinden olmasına rağmen, ayrı bir disiplindir. Bu nedenle bu çalgıya en yakın eğitimi verilen çalgı viyolonseldir. Ülkemizde Türk Müziği Devlet Konservatuvarları’nda viyolonselin yanı sıra bu çalgının da eğitimi verilmesi ve yaygınlaşması sağlanmalıdır. Çalgımız çanak ve kol olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bu çalgıya en uygun tel viyolonsel telidir” dedi.

Hegit enstrümanını anlatan Bayram Salman, “Hegit, Orta Asya’dan gelen en eski Türk Halk Çalgılarımızdan biridir. Hegit, kabak kemane gibi üstten basarak çalınır” dedi.

Doç. Dr. Özgür Çelik ise Kabak Kemane konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Doç. Dr. Çelik, “Kabak Kemanenin, gövde, sap ve gövdenin sapla birleştirilmesinden, derinin gerilmesinden, yayın yapılışı, süslenmesi, cilalanması ve tellerin takılmasıyla oluşan bir yapım süreci vardır. Su kabağından yapılmaktadır. Aynı zamanda Su Kabağı, dünyanın çalgı yapımında en eski materyalidir” dedi.

Oturumların ardından katılımcılara halk dansları gösterisi sunuldu. Etkinlik sonunda EÜ DTMK Müdürü Prof. Dr. Özbey tarafından katkı sunanlara “Katılım Belgesi” takdim edildi. Sempozyumun ardından katılımcılar, içerisinde; Kopuz, Moriin huur, Azerbaycan Aşık Sazı, Dutar, Dombra, Tar ve daha pek çok enstrümanın yer aldığı sergiyi gezdi.