Ülkede ve piyasalarda yaşanan ekonomik gelişmeleri ve döviz kurlarındaki yükselişi değerlendiren işadamları dernekleri, Dolar'ın değer kazanmasıyla ihracat artarken ithalatın da artmaya devam ettiğini ve bu artışın üretimdeki hammadde ve ara mal ihtiyacından kaynaklandığını belirterek bu durumun iş dünyasını ve sanayiciyi giderek kaygan bir zemine sürüklediğini savundular.

ESİAD'dan yapılan açıklamada:

'' Son yaşanan ekonomik gelişmeler göstermiştir ki; ekonomi yönetimimizin kararları Türk lirasındaki değer kaybını önlenemez boyutlara taşımıştır ve taşımaya devam etmektedir. Ülke içindeki tedarik, üretim, satış ve ödeme süreçlerinin tam anlamıyla tıkanması ve durması şeklinde ortaya çıkan sonuçlar, iş dünyasını çaresiz bırakmakta, ülkemizin ve iş dünyasının sermaye yönünden rekabet gücünü her geçen gün daha da zayıflatmaktadır.

Ekonomi modellerinde çok da karşılığı olmayan yaklaşımlarla para politikası karar alıcıları üzerinde dolaylı olarak yoğunlaşan yönlendirme ve siyasi baskılar, yükselen enflasyona rağmen Merkez Bankasının faiz kararlarında etkili olmayı sürdürmüştür. Merkez Bankası politika faizini Eylül ayında 100 baz puan, Ekim ayında 200 baz puan, Kasım ayında 100 baz puan, Aralık ayında ise 100 baz puan daha düşürmüştür.

Bu kararlar döviz kurunun giderek artan hızla yükselişini de beraberinde getirmiştir. İlk aşamada ihracat için olumlu bir tablo olarak algılansa da kur artışına bağlı bir ihracat artışının geçici olduğu, ihracat artarken ithalatta da artışın devam ettiği ve bu artışın üretimdeki hammadde ve ara mal ihtiyacından kaynaklandığı gerçeği iş dünyasını ve sanayiciyi giderek kaygan bir zemine sürüklemektedir.

Döviz kurlarındaki artış üretim maliyetlerinde baskı yaratmakta, ÜFE ile TÜFE arasındaki makas açılmakta, enflasyon körüklenmektedir.

Merkez Bankasının faiz indirim kararının ardından negatif net rezervlere rağmen satım yönünde piyasaya yapmış olduğu son müdahalenin sonuçları istenilen şekilde netice vermemiş ve endişeyle izlenmiştir.

Bugün geldiğimiz noktada ülkemizde öncelikle kurumsal ve düzenleyici ortamın güçlendirilmesi ve öngörülebilirlik ve şeffaflığın sağlanması gerekmektedir. Ayrıca Devletimizin karar vericilerinin ivedilikle ekonomi bilimi ve uygulamalarına dayananan politikalara ve gerçekçi kararlara geri dönmeleri elzem görülmektedir.

ESİAD olarak, sadece sanayi ve iş dünyası bakımından değil, ülkemizin tüm kesimleri adına ülkemizin telafisi zor bir ortama daha fazla sürüklenmemesi için acil olarak gereken önlemlerin alınması çağrısında bulunuyoruz. ''  denildi

Turizmde “HORECA” sevinci Turizmde “HORECA” sevinci

İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD) ise yaptığı açıklamada:

''Türkiye’de son yıllarda uygulanan faizin indirilmesi üzerine yoğunlaşan ekonomi politikalarının geldiği noktada aşırı değer kaybeden Türk lirası, piyasalardaki tüm dengeleri alt üst etmiş durumdadır. Yükselen enflasyona rağmen faiz indiriminde ısrar edilmesi her seferinde döviz kurlarının öngörülemez bir noktaya gelmesine, TL’nin aşırı değersizleşmesine neden oldu. Döviz kurlarındaki hızlı artış üretim maliyetlerini arttırırken, enflasyonu körüklüyor. Dövize Merkez Bankası’nın negatif net rezervlerine rağmen müdahale etmesi de ne yazık ki bir sonuç vermiyor. Biz iş insanları olarak şeffaf, öngörülebilir, güveni sağlayan bir ekonomi yönetimi istiyoruz. Ülkemizi yönetenlerin ekonomi bilimine uygun gerçekçi kararlar ile ekonomiye yön vermesini arzu ediyoruz.  Türkiye’nin içine girdiği bu ekonomik trübülanstan bir an önce kurtulması ve toplumdaki tüm kesimlerin bu ortamdan çok daha fazla olumsuz etkilenmemesi için acil olarak önlemlerin alınmasını bekliyoruz. '' ifadelerini kullandı.

EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği ekonomide yaşanan son gelişmelerle ilgili yaptığı açıklamada:

''İçinde bulunduğumuz öngörülemez ekonomik yapı, uzun sürede toparlanamayacak derecede güven kaybına yol açan bir ortam yaratmaktadır. Kurun yukarı yönlü ve hızla dalgalanması üretim ve ticareti derinden etkilemekte, hatta durma noktasına getirmektedir. Türk Lirasının önlenemez değer kaybı tüm kesimlere ağır reçeteler doğurmaktadır.

Bilimin ışığında, rasyonel politikalara geçilmeli, toplumu umutsuzluğa ve mutsuzluğa sürükleyen politikalardan vazgeçilmelidir. Enflasyon ve yüksek kur sarmalında boğuşan piyasa koşulları içinde rezervlerimiz daha da negatif etkilenmekte ve üstelik yapılan kur müdahalesi de anlık etki yaratmakta, Türk Lirasının değerinin düşmesine engel olamamaktadır. Ülke kaynaklarımızın bilime, bilgiye, değer yaratan adımlara, inovatif üretime, sosyal kalkınma ve refah sağlayacak politikalara yönlendirilmesi en büyük dileğimizdir. ''  ifadelerine yer verdi.

Editör: Alper ÜNALAN