İzmir

Kırmızı Otobüs Anaokulu öğrencileri toprakla buluştu

Kırmızı Otobüs Anaokulu, öğrencilerini permakültür tarım ile tanıştırdı. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile işbirliği yapan Kırmızı Otobüs Anaokulu, 4-5 yaş grubundaki 100 öğrencisini toprak ile buluşturarak fidan ve tohum dikimi yaptı.

Abone Ol

Kırmızı Otobüs Anaokulu Kurucu Temsilcisi Özlem Demirtaş, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile işbirliği yaptıklarını ve Ziraat Fakültesi’ne ait tarım arazisinde dikim gerçekleştirdiklerini söyleyen Demirtaş, “Kalıcı tarım anlamına gelen permakültür; tarım, mimari, ekonomi, enerji ve sosyal yaşam gibi çok farklı disiplinleri bir araya getirip kullanan bir yaşam biçimi olarak kabul ediliyor. Biz de çocuklarımıza küçük yaşta bunu aşılamak istiyoruz” dedi.

Demirtaş: “Aşı küçük yaşta olur”

Permakültür tarım eğitimi ile toprağı, suyu, doğayı, bütün olarak gezegeni korumakla ilgili bilincin çocuklara küçük yaşta aşılanması amaçlandığını söyleyen Demirtaş, “Kırmızı Otobüs Anaokulları olarak biz de permakültür ilkelerini gözeterek, permakültür tarım eğitim modelini destekliyoruz. Çocukların doğadan öğrenerek yaşamalarını sağlamak, tüketici kimliklerinden çıkıp üretici olmalarını sağlamak ve onlara sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak istiyoruz” diye konuştu.

Bu işbirliğinde kendilerine desteklerinden dolayı Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Duman, Tarla Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Behçet Kır, Kurumsal İletişim ve Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Doç. Dr. Fulsen Özen ve Dr. Tansel Kaygısız Ahçıoğul’a teşekkür eden Demirtaş, “Kent hayatı içinde betonlarla çevrili bir yaşam alanında bulunan çocuklarımızı toprakla buluşturmalarına vesile oldukları için tüm hocalarımıza teşekkür ediyorum. Önümüzdeki süreçte bu tarz etkinliklerle çocuklarımızı doğayla buluşturmaya devam edeceğiz” dedi.

Permakültür tarım nedir?

Kalıcı tarım anlamına gelen permakültür; tarım, mimari, ekonomi, enerji ve sosyal yaşam gibi çok farklı disiplinleri bir araya getirip kullanan bir yaşam biçimi olarak kabul edilmektedir. Avustralyalı bilim insanı Bill Mollison ve öğrencisi David Holmgren tarafından 1974 yılında geliştirilmeye başlanan permakültür; toplumların yaşayışını ve yerleşimlerini doğanın temel ilkeleri çevresinde ve sürdürebilirlik felsefesine bağlı kalınarak tasarlamayı amaçlayan bir sistemdir.

Permakültürde amaç; toplu olarak yaşayan insanların temel gereksinimlerini çevreyi ve doğal kaynakları sömürmeden, mümkün olduğunca zenginleştirerek, sürdürülebilirlik anlayışı içinde karşılamak ve sağlıklı bir ekosistem içinde biyolojik zenginliği korumak ve artırmaktır. Permakültürde canlı ve cansız çevrenin doğa ve birbirleriyle en uygun şekilde tasarlanması, yapılan tüm uygulamaların geliştirilebilir olması, her uygulama ile mümkün olduğunca fazla fayda sağlanması ve değerlendirilmeyen hiç bir alanın ve canlı-cansız varlığın kalmaması hedeflenmekte, özellikle bitki ve hayvanların kendilerine özgü doğallıklarının korunması ilke olarak benimsenmektedir.

Çevresel, ekonomik ve toplumsal sistemlerin tamamını bir bütün olarak kapsayan ve gözeten permakültürde etik olarak dünyanın ve insanın gözetilmesi, maddi ve manevi israfın önlenmesi ve tüm bu sistemin sürdürülebilirliğinin sağlanması temel ilkeleri oluşturmaktadır.