Kültür-Sanat

Prof. Dr. Macit, “Nevruz, ortak kültürün sembolüdür"

Baharın gelişini müjdeleyen Nevruz Bayramı, Anadolu ve Orta Asya ülkeleri tarafından çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.

Abone Ol

Baharın gelişini müjdeleyen Nevruz Bayramı,  Anadolu ve Orta Asya ülkeleri tarafından çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü (TDAE) Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit, Nevruz Bayramı hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Macit, “Nevruz, baharın gelişi, doğanın yenilenmesi ve canlanmasıyla ilgili olarak kutlanan bir bahar bayramıdır. Kışın bitişi, baharın gelişi ve Ergenekon’dan çıkış sembolü olarak kutlanan nevruz; bahara girişin adıdır” dedi.

Prof. Dr. Nadim Macit, “Bilindiği üzere 21 Mart, ilkbaharın başlangıcıdır. 21 Mart’ta güneş, koç burcuna girer ve gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Martta, 92 gün 20 saat 4 dakika ve 27 saniye sürecek olan bahar başlar.  Nevruz, baharın gelişi, doğanın yenilenmesi ve canlanmasıyla ilgili olarak kutlanan bir bahar bayramıdır. Kışın bitişi, baharın gelişi ve Ergenekon’dan çıkış sembolü olarak kutlanan nevruz; bahara girişin adıdır. Uyanış, diriliş ve yeniden doğuş günüdür. Bir başka deyişle hayatın yenilenişini, adeta ölüme maruz kalmış tabiatın uyanışını, dirilişini anlatan kozmik zaman dönümünü simgeleyen günün adıdır. Tarihte ne zamandan beri kutlandığını ve adının da ne zamandan beri nevrûz olduğunu tam olarak bilmediğimiz bu bayram, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dışındaki Türk Cumhuriyetlerinde resmȋ bayram olarak kutlanır. Bahar kadim gelenekte ölüden dirinin çıkmasına donmuş, kurumuş toprağın su ile hayat bulmasına, donmuş zihinlerin aydınlanmasına, kendine yabancılaşmış, sürüleşmiş ruhların özgürleşmesine işaret eder” dedi.

  

“Nevruz, inançlarımızın bütünüdür”

Nevruzun hem farklı anlatılar hem de mitler, semboller, dini gelenekler ve inançlarla örülü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Macit, , “Nevruz, inançlarımıza, müziğimize, estetik zevkimize ve dilimize yansımıştır. Osmanlı Devleti’nde önemli bir devlet adamı olan Hoca Çelebi, Nevruzun, Mecusî değil, sultani olduğunu yani ateşperestliğin değil, Türk devletinin bir geleneği olduğunu söyler. Divan edebiyatında Mevlana Lütfi, Abdî, Niğdeli Muhibbi gibi şairler ‘Gül-ü Nevruz’ adlı mesneviler yazmış. Divan edebiyatında bahar mevsimi yeniden dirilişi, bir araya gelmeyi ve eğlenmeyi çağrıştıran anlamlarda kullanılır. Osmanlı Sarayı’nda büyük şölenlerle Nevruz Bayramı kutlanırdı. Nevruz günü Hekimbaşı özel macun kaynatır. Başta padişah olmak üzere yakınlarına ve devlet ricaline ikram ederdi. Sultan I. Ahmet, nevruzun gelişiyle doğanın canlandığını, çiçeklerin açtığını, şarkılar söylendiğini, havanın güzelleştiğini, yaşlı dünyanın gençleştiğini anlatmaktadır. Divan edebiyatının önemli şahsiyetlerinden Zatî’nin nevruzu konu edindiği şiirlerinde nevruzun insanları bir araya getirme özelliğine vurgu yapar” dedi.

 Prof. Dr. Macit, “Nevruz, Türk Cumhuriyetlerinde resmi bayramdır. Osmanlı Devletinde olsun Türkiye Cumhuriyeti devletinde olsun nevruz zaman zaman ihmal edilmiştir. Fakat halk her zaman nevruz bayramını kutlamıştır. Sovyetler döneminde Orta Asya Türklüğü bölünmüşlüğün zirvesini yaşadı. Alfabeler, vatanlar, tarihler her şey bölündü; çeyrek asırda iki üç harf devrimi yaşadılar. Alfabe ve dolayısıyla sözlüklerinde harf sıraları değişti. Fakat nevruz değişmedi. Türk dünyasında ‘Yeni Günü, Baş Ay, Yeni Yıl, Çağan, Navrız, Ergenekon ve Anadolu da Nevruz, Nevruzî Sultanî, Gün Dönümü, Baba Martı, Mart Dokuzu’ gibi adlarla anılan bu bayram Türk kültürünün var olduğu her coğrafyada kutlanır” dedi.

“Nevruzda ateş, su ve atalar kültü önde gelir”

Nevruz inanışlarında ateş kültü, su kültü ve atalar kültünün önde geldiğini belirten Prof. Dr. Macit, “Türkler hangi inanışta olursa olsunlar Sibirya’dan Makedonya’ya, Sahalardan Karayım Türklerine kadar uzanan geniş coğrafyada Nevruz’da ateş yakmayı, aynı niyet ve dileklerle üzerinden atlamayı bir gelenek olarak devam ettirmişlerdir. Bu inanışa göre ateş, Tanrı’nın bir armağanıdır. Bu, kötülüklerden arınma, temizlenme, sağlıklı yaşama tinine veya hayat formuna gönderme yapar. Su; temizlik ve hayatı ihya etme formuna işaret eder. Atalar kültü ise aile ocağına tarihsel akla, geleneğe işaret eder. Nevruz Bayramında mezarları ziyaret, yoksullara yiyecek ve içecek ikram etmek adettir. Nevruz, ortak kültürün sembolüdür. Bu ortak sembolün taşıdığı anlamı kültürel coğrafyanın her hangi bir köşesinde hisseden, yüreğinde duyan her ferdin nevruz bayramını kutluyorum. Her gününüz bahar gibi olsun” diye konuştu.