Tarihsel olarak grafitinin oldukça eski bir geçmişe, mağara duvarlarına çizilen şekiller nedeniyle ilkçağ, 4. veya 5. yüzyıl dönemlerine dayandığı söylenebilir.

1960'ların sonlarında Amerika Birleşik Devletleri'nin hip hop kültürüyle birlikte yeniden doğmuştur. Modern şehirlerde otobüslerin içlerine sivri bir aletle kazınan yazılardan sokak duvarlarına sprey boyayla çizilen resimlere kadar pek çok uygulama grafitinin kapsamına girmektedir.

Son yıllarsa sokak sanatı grafiti, ülkemizdede çok sevildi ve benimsendi. Mesaj verme kaygısının yanında, estetiğe ve yeteneğe de önem veren bu sanat dalı iyice yaygınlaştı.

Grafitide sokak sanatçısı, mevcut sanat tanımını değiştirme arzusunda değildir. Fakat kendi dili ile mevcut çevreyi sorgulama eylemindedir. Sokak sanatında işin kendisinden çok, önünden geçen insanlara neler hissettirdiği önemlidir.

Ara sokaklardaki eski apartman duvarlarındaki esprili figürler, mesaj veren şekiller dikkatinizi çekmiştir. Bunlar elde hazırlanan şablonlar ve sprey boyalarla duvara uygunlanıyor.

Sokak özgürdür. Ve bu özgürlük duvarlara da bu renklerle, şekillerle, yazılarla  yansımaktadır.

Farklı alışkanlıklar ve farklı hayatların yaşandığı sokaklarımızdaki bu görüntüler bence Sokağın Sesidir. Ve  seslenip, sizi  içine içine çekmektedir..