Stokçuluk cezalarının artırılması yerine, piyasa şartlarının satıcının da alıcının da menfaatine olacak şekilde, devlet planlamasıyla düzenlenmesi daha yerinde bir çözüm olacaktır.

Son zamanlarda ürünlere gelen fahiş fiyat artışlarının sebebinin satıcıların stokçuluk yapmasından kaynaklandığı iddia edilmektedir. Bu nedenle de ekonomiyle mücadele çerçevesinde, stokçulara yüksek meblağlı cezalar uygulanmasına karar verilmiştir.

Bu kapsamda Perakende Satış Yasası’nın 18’inci maddesinde yer alan stokçulara verilen cezalarda artışa gidilerek ceza artışlarıyla stokçuluk caydırıcı hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Peki stokçuluk nedir? Stokçuluk yapmak suç mudur?

28/05/2020 tarihinde yürürlüğe giren, olağanüstü hal, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda faaliyet gösterecek Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun oluşumu, görev ve yetkileri ile üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarının denetlenmesine ve idari para cezalarının uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği ‘ne göre stokçuluk; “Olağanüstü hal, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin piyasada darlık yaratan, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozan faaliyetleri ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyen faaliyetleri” olarak tanımlanmaktadır.

Bununla birlikte stokçuluk, TCK 240. maddesinde de suç olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. TCK 240, “Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmünü amirdir.

Bu bakımdan stokçuluk yapmanın yasak olduğunu, hatta Türk Ceza Kanuna göre de suç olduğunu söylememiz mümkündür. Ancak madde metninden de açıkça görüldüğü üzere stokçuluk suçunun oluşması için birtakım şartlar gerekmektedir.

Şöyle ki, öncelikle stokçuluk yapan kişilerin, stokçuluk yapması sebebiyle kamuda acil bir ihtiyacın ortaya çıkması gerekir. Örneğin, patates, soğan, yağ gibi gıda ürünlerini satmaktan kaçınarak halkın bu temel ihtiyaçları satın almasını engelleyen kişilerin bu suçu işlediği söylenebilir.

Aynı durum insanların ısınma, barınma, ulaşım, sağlık gibi haklarının kullanılmasını engellemede de geçerlidir. Ancak, her ne kadar günümüz uygulamasında kabul görmese de, acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına sebep olmayan durumlar, stokçuluk olarak nitelendirilemez.

Otomobil Firmasına Uygulanan Stokçuluk Cezası Hukuka Aykırıdır

Son zamanlarda stokçuluk yapanlara uygulanması konuşulan ‘ağır cezai müeyyidenin’ ilk olarak geçtiğimiz haftalarda bir otomobil bayiine uygulandığı haberi duyulmuştur.  

Buna göre Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu, bu otomobil bayiine stokçuluk yaptığı gerekçesiyle, en üst sınırdan olmak üzere 545 bin 550 lira idari para cezası vermiştir.

Ancak otomobilin kamu için acil bir ihtiyaç olmaması sebebiyle verilen bu cezanın yerinde olmadığını düşünmekteyiz. Çünkü hali hazırda da herkesin kullanımında olan bir otomobil bulunmadığı gibi, otomobil olmadan bir yere gidilmesi de mümkün olduğundan, kişinin otomobilinin olmaması ulaşım hakkını engellememektedir.

Dolayısıyla döviz kurundaki dalgalanma ve serbest piyasa ekonomisi gereği otomobildeki fiyat artışı stokçuluk olarak adlandırılamaz.

Stokçuluk Yapanlara Verilen Para Cezasını Artıran Kanun Teklifi

Geçtiğimiz günlerde stokçuluk yapanlara yönelik para cezasının alt ve üst sınırını artıran yasa teklifi TBMM Başkanlığı'na sunulmuştur. (8) maddeden oluşan bu teklifte, 50.000 Türk Lirası ile 500.000 Türk Lirası arasında uygulanan para cezalarının 100.000 Türk Lirası ile 2.000.000 Türk Lirasına çıkarılması yer almaktadır.

Stokçuluk cezalarının artırılmasına, satıcıların fiyat artışı yapması sebep olmuştur.

Ancak, döviz kurundaki olağan dışı artıştan dolayı satıcı, sattığı bir ürünü üreticiden alırken aynı fiyata alamamaktadır. Bu da tüm ürünlerde fiyat artışına neden olmaktadır. Bu durum da fırsatçılığa varmamak koşuluyla, serbest piyasa ekonomisinin bir gereğidir.

Devlet, Piyasalara Müdahale Edebilir Mi?

Fahiş artışlardan dolayı vatandaşların artık alım gücü kalmadığından, piyasa şartlarının satıcının da alıcının da menfaatine olacak şekilde devlet planlamasıyla düzenlenmesi gerekmektedir.

Devletin piyasalara müdahale yöntemleri şunlar olabilir; taban fiyat, tavan fiyat, miktar sınırlaması ve vergiler.

Devletin tüketicileri yüksek fiyatlardan korumak amacıyla en yüksek fiyatı belirlemesine tavan fiyat, üreticileri korumak amacıyla en düşük fiyatı belirlemesine de taban fiyat politikası denilmektedir.

Ekonomik müdahalecilik de denen devlet müdahalesi, piyasa başarısızlıklarını düzeltmek ve halkın genel refahını artırmak için hükûmetin piyasa sürecine müdahalesini destekleyen bir ekonomi politikasıdır.

Ekonomik müdahale, ekonomik büyümeyi teşvik etmek, istihdamı arttırmak, ücretleri yükseltmek, fiyatları yükseltmek veya düşürmek, gelir eşitliğini teşvik etmek, para arzını ve faiz oranlarını yönetmek, kârları artırmak veya piyasa başarısızlıklarını ele almak gibi çeşitli politik veya ekonomik hedefleri hedefleyebilmektedir.

Bu bakımdan stokçuluk cezalarının artırılması yerine, piyasa şartlarının satıcının da alıcının da menfaatine olacak şekilde, devlet planlamasıyla düzenlenmesi daha yerinde bir çözüm olacaktır.