Büyüme ve gelişim de tam bir yol ayrımındayız. Tıpkı yıllar öncesinde, finansın patronu olduğunu hepimizin bildiği İsrail’in yol ayrımında yaşadığı benzerlikle karşı karşıyayız. Benzerliğe bak !

Torbalı çiftçisine müjde… tüketen değil, üreten Torbalı !

      Büyüme ve gelişim de  tam bir yol ayrımındayız, tıpkı yıllar öncesinde finansın patronu olduğunu hepimizin bildiği İsrail’in yol ayrımında yaşadığı benzerlikle karşı karşıyayız. Benzerliğe bak!!  Oda TV yazarı Rafael Sadi’nin bir yazısına denk geldim. Türk-İsrail iş konseyi kurucu başkanı Moris Reyna ile yapılan soru cevap sohbeti takılı verdi radara işte.

     Rafael Sadi bir tespitten bahsetmiş (İsrail’in yafa portakalı ile başlayan yükseliş serüveni), yükseliş ve gelişim serüveni bununla sınırlı değil tabiki. Yazısı çok uzun kısaca girişi aktaracağım siz değerli okuyuculara.

     ‘’Ben İsrail’e 1991 yılında geldim. Ancak ailem 1979 yılında İsrail’e göç etmişlerdi. 1979 ile 1991 yılları arasındaki 12 yılda İsrail’de çok karmaşık bir dönem yaşandı. Dolardaki faiz oranı yüzde 22’lere kadar ulaştı. Dolar günde hatta saatte bir kur değiştiriyordu. Enflasyon 1980’lerde yıllık yüzde 450’e ulaştı. Ekonomi çok ama çok hastaydı ve kaynaklar bugünün kaynakları gibi geniş değildi. Yeni faiz zenginleri, emlak zenginleri ile işçi sınıfı arasında garip bir uçurum oluşmuştu.  İsrail kuruluş yıllarında sosyalist/komünist bir ekonomik sistem olan kibbutz adı ile maruf komünal tarım köylerinden oluşmaktaydı. Devletin genel ekonomisi tarıma dayalıydı. Hem de su kaynakları olmayan bir çöl ülkesinde tarıma dayalı bir ekonomi düşünebiliyor musunuz? Tamamen çılgınlık… ama yahudilerin gidebilecekleri başka yer yoktu’’.

     Yazı içeriği ve tespit çok uzun. Rafael Sadi İsrail’in büyüme  serüvenini   kısmen kaleme almış, yüzeysel olarak. Oda TV de böyle bir yazıya denk gelmek ilgimi fazlasıyla çekti. Reçete ve formüller  sunmak için ille koltukta oturmaya gerek mi var dedi yine iç sesim. Hayır tabi ki hiç gerek yok. Aç bella ciao, koy bir fincan kahve ve başla dedi iç ses…herkesin kendi kapısının önünü süpürmesi ilkesini kendine  rehber edinmiş bir İzmirli vatandaş olarak yine konuyu yaşadığım ve nefes aldığım şehre getireceğim. Ulusala girmeyeceğim, yine yerel yazacağım. Konu ister istemez nasıl olsa ulusallaşacak..

     Böylesine ekonomik kur dalgalanmaları, çalkantıları yaşadığımız bir dönemde genel olduğu kadar, yerel bazda yönetimin başında olanlar da tabi ki büyük önem arz ediyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in tarımsal politikalarını da yakından takip ediyorum. Organik gübre tesisi projelerinin faydalı ve olumlu olduğu ve ivedilikle genişletilmesi, ilçelere yayılması taraftarıyım. Hep söylüyorum inandıkları gibi yaşamayanlar kimsenin kalbinde kalıcı yere sahip olamazlar. Kalpte kalamayanlarda dönemi bittiğinde siyasetin tozlu raflarına kaldırılır ve berbat yönetimleriyle bir süre konuşulduktan sonra unutulup giderler. Kalıcı iz bırakmak, eserler ve projeler yapmak, hatırlanmak ve gönüllerde yüzyıllarca unutulmamak asıl hedef ve siyasi amaç olması gerekirken. Çok zor değil aslında sadece kapımızın önünü süpürmekten başlayabilsek, oradan startı verebilsek ! Kendi yolumuzu kendimiz çizebilsek! Biz üretebilsek!

     Sayın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer beyefendiye duyarlı, ülkesini ve yaşadığı şehre tutkulu bir vatandaş  olarak faydalı olduğunu düşündüğüm organik gübre tesisi yapımı tavsiyesi/teklifinde  bulunacağım. Proje maliyetimiz Torbalı’da  sıfır (0) olacak. Değerlendirilir yanlışdan dönülür ise ne mutlu, şayet değerlendirilmez kamu zarara uğratılırsa bunu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı aynı zaman da  Ana Muhalefet  Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar ulaştıracağım. Velhasıl kelam bu konuyu dilden düşürmeyeceğim.

     Proje sizin organik gübre tesisi yapımı projesi, sonrasında ise finansı nasıl oluşturabileceğinizden konuşalım saygı değer Soyer.

     Torbalı yeni nesil çevre dostu gübre üretimi tesisi projesi

     Tarımsal verimli topraklara sahip olmamız ve gübrenin dış ithal temininin çokluğunun  ne derece çiftçimizi yorduğu ve üretilen ürünlerde maliyet yükselmesine sebep olduğu hepimizin malumudur.  Çifçilerimizin yerel bazda kullandığı gübre yükünü azaltmak için desteklemeden bahsediyorum.  2021 verilerine göre ülkemizde 8 milyon ton gübre kullanılmış ve bunun 6 milyon tonu ithaldir. Dolar bazlı ithal gübre çifçimize korkulu rüya haline gelmiş ise gerçekleştirilecek projeler ile özellikle çiftçilerimizin yetiştirme bazında sırtında olan en büyük yük olan gübre teminini,  yerel yönetimler olarak  çok az kalemle maximum faydanın alınmasını sağlayabileceğimiz ve maliyetinden de kar elde ederek, çiftçimizin sırtındaki o büyük  yükü almış olacağız. Sadece birilerinin bulundukları makamları amaçlarına uygun, bütçelerini doğru  kullanması gerektiğini, belediyelerdeki müdürlüklerin ve birimlerin doğru işlevsellik gerçekleştirmesini canı gönülden arzu ettiğim, hangi sanatçıyı daha ucuza kapatırız diye didinen sözde ar-ge solucanlarının ilçelere ve ülkelerine faydası olacak projeler ile haşır neşir olmalarının teşviki ve verimlilik çıtasını yükseltmeleri  için konuyu farklı boyutta yazıyorum..(anlayana)

     Büyümemiz ve gelişmemiz için üretken olmaktan başka hiç bir şeçeneğimizin olmadığının altını da kalınca çiziyorum sadece. Projenin yapılabilirliği %100 ise, neden Torbalı'da olmasın.  İmkanlarımız oldukça uygun. Çokça çalışmamız ve başlama startını bir an evvel vermemiz yeterli.

     Üretimi teşvik eden belediyeler……Çiftçisinin elinden tutan belediyeler……Çiftçisine destek olan belediyeler…Kulağa ne hoş geliyor değil mi? O muhteşem gübre üretimi tesisi  ilçemizde de kurulabilir. Belediyelerin hiç mi işi kalmadı da gübre üretim tesisi kuracak diyebilirsiniz. Yapar, yapar efendim belediyeler. Kendine ait arazide buğday yetiştirip halka ücretsiz paket, paket un dağıtıp bunu dillendiren ve reklamını yapan  belediyelerimiz bu tesisleri de kurar... İsrail’lileri ve yabancı para patronlarını kızdıracak konulardan bahsediyorum..Şşş yerin kulağı var duymasın İsrail’liler. Kaynakları da bol  yerel yönetimimizin. Hadi şimdi gelelim bu gübre üretim tesisimizi nasıl kuracağımız ve finanse edeceğimiz aşamasına.

     Peki proje kaynağını nereden temin edeceğiz?

     Belki aynı konuyu işliyorum, yazacak başka bir konu yokmuşçasına. Çok önemli olduğu için asla vazgeçmeyeceğim. İnanın ben bu konuyu yazımın başında da bahsettiğim gibi gerekirse Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Ana Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar ulaştıracağım. Kulak arkası edilecek, çabukça acele ile  örtbas edilecek, kaynatılacak ve  haldur, huldur yaptım ettime getirilecek bir mesele olarak görmediğim Torbalı Belediyesi yeni hizmet belediye binası yapımı hatasından dönülmesi için mücadeleye devam edeceğim.  Şimdi ise ayrılacak olan o kaynağın gübre üretim tesisi’nde kullanılmasını teklif/tavsiye ediyorum. Şimdi bu ne cüret diyebilirler. Cüret yahu cüret ediyorum. Millet için, halk için cüret ediyorum. Söylemlerinizden  etkilenerek cüret ediyorum.

     Yapımı tamamlanan Torbalı Belediyesi hizmet binası orada dururken  halkın parasını çarçur etmeyin diyorum, hem de yerine Türkiye’ye örnek olabilecek bu gübre projesinden ilçemize de yapılmasını  teklif/tavsiye ediyorum. Harcayacağınız bütçe, kaynak ile çiftçilerimize ucuz organik gübre  üretip onların yükünü azaltabileceğinizi , heba olacak milyon TL’ler ile üretime katkı sağlayabileceğimiz bir gerçeği söylüyorum. Bu hatadan dönün lütfen ve bölgenin gübre ihtiyacını bir nebze rahatlatacak çiftçiye nefes aldıracak, istihdam ve üretime büyük bir katkı sağlayacak bu projenin Torbalı’da yapılmasına vesile olacağınızı bir düşünün!

     Yapılabilirliği %100 ve faydası çok olacak bir  proje imkanımız var iken

     Projeye kaynağın nasıl sağlanacağı konusunda ipucu da verdim. Bu yetmez o projeyi yapmaya derseniz, ek olarak huzur hakkı ödenen meclis üyelerinizin yıllık  maaş toplamını da üzerine koyarım, eee bir  yılda konser vermeseniz…..alın kocaman bir gübre tesisi çıkacak ortaya, oldukça büyük bir bütçe elde ediyoruz. Hadi samimiyete gelelim o vakit. Buyrun söz siz de sayın Soyer ! 😊

     Saygılar, sevgiler. Sağlıcakla kalın.